Dünkü yazımda, sokağa çıkma yasağı ilan edildi diye yazmıştım, hatırlarsınız..
ve artık, sokağa çıkmamak sizin inisiyatifinizde olan bir şey değil, zorunluluk; kendinize başka iyilikler bulun diye de eklemiştim..
Sonra, sokaklara dökülen insanların görüntülerini izledim..
luppo yada cola almak için, o kalabalığın içine dalan insanlar hakkında yapılan paylaşımları gördüm..
inanılır gibi görüntüler değildi..
Detaya girmeyeceğim, bir paylaşımı ya da cümleyi ikinci defa bile duyunca sıkılan bir insan olarak..
sadece bir şey anlatacağım..
ben küçükken sprint diye bir çikolata vardı, belki hatırlarsınız..
bence, ki şu an bile bu düşüncem değişmedi, gelmiş geçmiş en lezzetli çikolataydı..
yeni çıkmıştı..
7.sınıftaydım, ramazanda oruç tutmak istemiştim..
Küçüktüm tabii, annemle babam tuttuğu için ben de tutmak istesem de..
çok sıkılıyordum..
acıkmaktan ziyade sıkılıyordum..
tutmak da istiyordum..
kendimce bir çözüm buldum..
çocuk aklımla okuldan çıkınca, bir sprint alıyordum bakkaldan..
ve iftardan sonra onu yiyeceğimi düşünerek oruca motive oluyordum.
her gün tekrarladım bunu..
yani oruç tuttuğum 5 gün boyunca..
Dışsal bir motivasyon kaynağı bulmuştum kendime..
içsel olarak motive olamamışsam demek..
Çocuktum..
Ne diyim, Allah kabul etsin..
Dünkü görüntüler bana bunu hatırlattı..
Bu, luppocular, colacı amcalar diyorum..
Benim yaptığımı mı yapıyor acaba..
2 günü evde geçirebilmek için, parayla satın alınabilecek, dışsal bir motivasyon aracına mı ihtiyaç duyuyorlar..
O olmazsa, kendilerini kötü mü hissediyorlar, dayanamayacaklarını mı hissediyorlar..
Damaklarına bir tat katmak istemeleri anlaşılır bir şey elbette ama, hayatlarına bir tat katabilmek için, böyle bir risk alabilecek kadar sığ mı yaşıyorlar..
Bilmem..
İyilik demiştim ya..
Şu iki gün için değil de, bütün bir hayat için kendimize yapacağımız en büyük iyilik, kendi motivasyonumuzu, gücümüzü dışarıdaki herhangi bir metada ya da kişide değil, kendi içimizde aramak, galiba..
Bakınız bana..
..artık sprint üretmiyorlar?
ama, ben yine de oruç tutarken mutluyum..
Yazıyı Paylaş
Efsun
Hep kafamı karıştıran bir konu var. Bebeklikten itibaren dış motivasyon ve yaşamsal dürtüler ile büyüyen insan hangi aşamada motivasyon kaynağını içe çekmeli ve bunu nasıl yapacak?
Bunu sordum çünkü birçoğumuz bunu kendi başına belli oranlarda farklı dönemlerde başarmış olsada bu tüm nesiller için çözülmesi gereken bir sorun bence. Ve çocuklarımıza yardımcı olabilmek için.
Butik Yazar
sanırım, tamamen içsel bir motivasyona dönüş zor, ama en azından buna dönüşmesi gerektiğinin bilincinde olmak bile bir başlangıç.
Durali
Amcaya çok gülmüştüm kolasız yaşanmaz haklı?
Butik Yazar
güler misin ağlar mısın hallerindeyiz, sonumuz hayır olsun, ne diyelim..
Kevser ozden
O amcalar luppoyu karilarini mutlu edebilmek icin aliyordur kendileri varliklariyla yetemediginden..deyip nuktedan gececegim bu durumu. Izole olamadik bir turlu…Ben daha eski jenerasyon oldugumdan cokomel vardi en sevdigim. Annem odevlerimi bitirdikten sonra hakkim oldugunu soylerdi. GOREVim bitince kosa kosa gider alirdim. Simdi sorumluluklarimi aksattigimda kotu hissediyorum. Neden acaba? Ama basarilarimi da ona borcluyum demekki.
Butik Yazar
çokomelin etkisi mutlaka yadsınamaz:) ama daha içsel bir motivasyon sanırım daha etkili, ve güzel olabilir. kolay olduğunu zannetmiyorum, ama olması gereken buna mümkün olduğunca yakın bir yerlerde olabilmek sanırım
Duo Diyet
Tespitlerine katılıyorum, anlık refleksler olduğundan detay düşünülmüyor. Ben de çokomilk i aynı duygularla severdim, hala var, satılıyor.
Butik Yazar
evet, çokomilk de güzeldi valla, ama hala var olduğunu bilmiyordum:) hoşgeldiniz sayfama..
Hakan
Unutmayacağımız sözler ve sahnelerden biri olacak Luppo esprisi 🙂
Butik Yazar
gerçekten de gülerek hatırlayacağız sanırım:)